Tuesday, December 23, 2014

Moskova Gezisi -1

Kasım ayının son haftalarında monotonluktan bunalıp sevgili eşim Yavuz ile haftasonu bir yerlere gitsek mi diye düşünürken Moskova’ya gitme kararı aldık. Bu biraz da günübirlik gezi planı gibi oldu çünkü Cuma sabahı Ankara’dan direk Vnukovo havaalanına iniş Cumartesi akşamı Vnukovo’dan  İstanbul, İstanbul’dan Ankara’ya dönüş olarak planladık.

Moskova’da geçireceğimiz zaman kısıtlı olacağı için yapılabilecek her şeyi yapalım gibi bir plan yapmadık. Ana hatlarıyla görsek yeteceğini düşündük.
Kalacak yer konusunda hiçbir zaman beklentilerimizi yüksek tutmayan bir çift olduğumuz için fiyatı ve konumu bize en uygun gelecek sekilde Booking.com’dan  Arbatskaya Metro İstasyonu'na 10-15 dk uzaklıkta, Kremlin’e Kızıl Meydan’a 20-25 dk yürüyüş mesafesinde olan CityComfort Hotel’de 1 günlük yer ayırttık.
Başka havayollarını bilmem ama Thy ile uçuyorsanız Vnukova havaalanına iniş yapıyorsunuz. Şehirde 4 adet havaalanı var. Pasaport kontrolünde sırada bekleyen herkes çok gergin ve sessiz oluyor, allah belanı versin bakışlarıyla görevli size bir şey sorarsa (ne için geldin demek istiyorlar) “turist” deyip geçin. İniş yaptıktan şehir merkezine ulaşmak için otobüs, taksi ve tren seçenekleriniz mevcut. Taksi’nin pahalı, otobüsün en ucuzu olduğunu duyduk fakat bizim gibi kiril alfabesiyle ilgili sorun yaşıyorsanız treni tercih edin derim.
Havaalanında tabelaları takip ederek alt kata inerseniz Aeroexpress Tren istasyonuna ulaşırsınız. Duvarlardaki makinalardan biletinizi alabileceğiniz gibi camlı gişede satış yapan görevlilerden de alabilirsiniz. 1kişilik bilet 340 ruble. Trenin son durağı Kievskaya istasyonu. Oradan metroya geçiliyor.3 renk hattın ortak istasyonu. Biz koyu mavi hatla Arbatskaya istasyonunda inmeyi planladık.
                             (Tren camından Moskova'ya giderken merkeze uzak şehrin görüntüsü)
Trenden ilk çıktığımızda sokağa indik dışarda duvara monteli makinalardan bilet alınıyordu fakat sevgili kiril alfabesi yüzünden hiçbir sey anlamadık metro ’ya giriş nerede çözemedik tren istasyonuna girip orda görevli Rus teyzeye İngilizce metro istasyonuna nasıl ineceğimizi sorduk. Sürpriz bir sekilde teyze sorumuzu anladı lakin tane tane konuşursam anlarlar diye düşünerek bizi Rusça yanıtladı. Etrafındakiler de söylediklerini kafalarıyla onaylayıp onun eksik kaldığı yerleri doldurdular ama bizim kendilerini anlayamadığımızı hesaba katmadılar. Anladık ki Aeroexpress’in istasyonunda bile İngilizce konuşan kimse yoksa kolay kolay kimseyle anlaşamayacağız. Hiçbir yerde turistler için İngilizce tabela yok beklemeyin. Telefonumuza indirdiğimiz metro haritası latin alfabesi ile yazıldığı için ve metronun içinde istasyon isimlerinin hepsi kiril alfabesiyle yazıldığından dolayı trende koltuğun arkasındaki derginin son sayfasında kendi alfabeleriyle hazırlanmış haritayı yırtıp aldık (dönüşte derginin arasına bırakarak iade ettik) gidecekseniz aynısını yapmanızı tavsiye ederim. Elinizde işaretlediğiniz haritayla karşılaştırıp kaybolma ihtimalinizi düşürürsünüz.
Neyse ki kendi çabalarımızla tren istasyonundan dışarı çıkıp alt katta girişi olan metro istasyonunu bulduk. İçeride aynı şekilde camlı gişelerin ardındaki görevlilere elimizle 2 işareti yapıp biletlerimizi alabildik.
Metro istasyonu fantastik film seti olarak kullanılabilir muhteşem gösterişli bir yapıya sahip. Müzesinin olduğu istasyonlar da varmış fakat biz gitmedik.182 istasyon ve 12 renkle ayrılmış hatları var. Hangi istasyonda inecekseniz onun rengini bulup yolunuzu bulabiliyorsunuz. İlk etapta çok karışık gelmesine rağmen çok hızlı çözülebiliyor. Renklerin tonları birbirlerine çok yakın buna dikkat etmekte fayda var. Anons yapan ses erkekse metro Moskova merkezine hareket ediyor eğer kadın sesi ise merkezden dışarı doğru gidiyor anlamına geliyor. Tam iş çıkış saatine denk geldiğimizden mi bilmem aşırı derecede kalabalıktı. İnsanlar üst üste ve öyle kibarlık yapayım diyen yok varoooov nidalarıyla içeri doluşuluyor. Yan kesicilik olayları metroda cok oluyormuş dikkat etmek lazım.
Moskova Ankara arası saat farkı 1 saat. Biz metrodan indiğimizde hava kararmıştı. Otele doğru yürüdük sokak numaralarını takip ettik olmamız gereken sokağa geldik ama bir türlü oteli bulamadık. Yoldan geçenlere elimizde kağıtta yazan otelin ismini gösterip yardım istemeye kalktık herkes kaçıştı. Cidden sorduğunuz sorulara cevap verebilecek insan sayısı çok az. Neyse ki çok tatlı bir rus gence rastladık İngilizce bilmemesine rağmen cep telefonundan oteli Google map’de aratarak yerini tespit etti. Meğerse sokağın biraz daha başına yürümemiz gerekiyormuş ve öyle cadde kenarında tabelalı falan otel beklemeyin. Bahçe kapısı gibi bir yerden geçiyorsunuz içeride bir sürü bina var ve aralarından aradığınız yeri buluyorsunuz. Rusya’da öyleymiş. Öyle neon ışıklarıyla tabelalarla desteklenmiştir rahat buluruz derseniz hata edersiniz.
Otel odası temiz ve küçüktü fakat duvarları aşırı ince olduğu için yan odalarda koridorda olan her türlü konuşma odamızda geçiyor gibi hissettirdi. Resepsiyondaki arkadaş da öyle tavsiye vereyim sıcak davranayım insanı değildi. Gözlemlediğim kadarıyla genelde Rus insanları soğuklar. Otelin wireless’i sıcak suyu vs vardı merkeze yakındı ve sadece uyumak için bize yeterli geldi.
Eşyalarımızı bırakıp kendimizi dışarı attık, hava öyle soğuktu ki kendimi gerisin geri otele atmak istedim ama yapmadım tabii ki. Yürüyerek ünlü Arbat Caddesine ulaştık. Gitmeden önce hakkında Moskova’nın İstiklal Caddesi diye duymuştuk fakat alakası yok. İstiklal’in şaşaalı gürültülü popüler kalabalık havası kesinlikle burada yok. Güzel bir cadde ama beklentinizi ona göre ayarlayın. Caddenin hemen başındaki banka ’da eoruyu rubleye çevirttik ve söylenenin aksine artı komisyon falan ödemedik.
Yol boyunca ara ara sokak müzisyenleriyle karşılaştık. Kaliteli çok güzel müzik yapıyorlardı, birkaç tane ressam, sokak sanatçısı gördük. Ama en komiği teyzenin birinin iran kedisini sevdirme karşılığında para almasıydı. Kedi işçiye o soğukta çalıştığı için çok üzüldüm tabii ki. Ama sokaklarda hiç hayvan olmadığı için insanlar kedi sevmeye para veriyorlar anlaşılan. Ben de Gollum’u Sakarya Caddesinde çalıştırsam mı diye düşündüm bir ara ama kıyamadım. Zaten kıysam o da bana kıyar parça pinçik ederdi ki kimse para da vermezdi bize. Caddenin ortalarında müze haline getirilen Puşkin’in kısa süre karısıyla beraber yaşadığı evi var. Aksam saatlerinde kapalı olduğu için içine giremedik. Zaten bir blog’da okuduğum kadarıyla kendi el yazması notları dışında görülecek pek bir şey yokmuş. Tam arkasında ise Stalin’in 7 kız kardeşleri olarak anılan binalardan Dış İşleri Bakanlığı tüm haşmetiyle yükseliyordu. Gotik mimariyle yapılmış bina ben buradayım diyor. Yavuz bu kız kardeşlere aşık oldu sanırım en çok beğendikleri arasındaydı.

                                                                         (Puşkin'in evi)

                                          (Arkada yükselen Dış İşleri Bakanlığı )
                                                                 (Arbat Caddesinden)


 Caddede yemeğimizi riske atmayıp McDonald’s da yedik pek sevmesem de. Yeni bir şeyler denemek içimizden gelmedi. Oradan çıkıp gittiğimiz ülkelerde hep uğramaya çalıştığımız Hard Rock Cafe’ye girdik. Moskova’da İngilizce bilen insanların hepsi burada çalışıyor sanırım .Üst kata çıktık fakat karnımız tok olduğu için bara geçtik. Genelde yemek yemeye gelen insanlar üste çıkıyorlar anladığım. Ben zaten donduğum için sıcak şarap içmeyi tercih ettim ama içine limon sıktıkları için tadı biraz garip gelmedi değil.
                                    (Hard Rock Cafe'de Ronnie James DIO efendimizin kılıcı)

Hard Rock Cafe Moskow’ dan sonra Tverskaya Caddesine doğru yürüdük. Çok pahalı giyim mağazaların olduğu bir cadde. Burası da çok hareketli sayılmazdı ama binalar sokaklar mimari bize güzel geldiği için etrafa bakınmakla yetindik. Oradan otele geri döndük niyetimiz biraz dinlenip güzel bir bara gitmekti ama araştırmalarımıza göre bize hitap edecek bir rock bar bulamadık. Genelde cıptıs cıptıs club tarzı yerler vardı ,bizi eğlendireceğini düşünmediğimiz için ve soğuktan geberdiğimiz için otelde dinlenmeyi tercih ettik.

3 comments:

Mehmet Bilgehan Merki said...

3 sene sonra bloga dönmeniz hoş olmuş. Çok hızlı bir tur yapmışsınız galiba. Ertesi gün döndüğünüze göre pek gezmemişsiniz. Moskova anılarımla kıyaslayınca metrodaki anons yeni öğrendiğim bir bilgi oldu. Biz Şeremetyovo havaalanına inmiştik. Kiril alfabesi konusunda söyledikleriniz doğru, ama sanırım internette ingilizce metro planları bulabilirsiniz. Geçenlerde 327. istasyonu açtılar.

arinna said...

Merhaba, çok uzun zaman oldu evet açıklamada da bulunmadan direk konuya dalmış bulundum. Aslında bir sonraki yazımda yazacağım ertesi gün ziyaret ettiğimiz yerleri görmek de baya güzel oldu. Moskova 2 günle bitecek bir sehir değil bizim yaptıgımız evet hızlı bir tur oldu.Bir daha gitmeyi planlıyoruz. Bir daha ki gidişimiz için tavsiyelerinizi almak isterim.327. istasyonu açtıklarını bilmiyordum ordan burdan okuduğum sitelerden edindiğim bir bilgiydi.İnsan gerçekten şok oluyor hem sanatsal değerine hem tüm şehri sarmalamasına özeniyor. Bu arada okuduğunuz için ve yorum için de teşekkürler.

Mehmet Bilgehan Merki said...

Moskova yazılarım ve resimlerim blogda Eylül 2011'de çıktı. Bir fırsat yakaladığınızda bakarsanız sevinirim. Her ne kadar bilgiler 3 yıl önceye aitse de karşılaştırmanızda yararlı bilgiler bulunabilir.
Saygılar sunuyorum.