Friday, December 26, 2014

Le Tableau - Mutluluğa Boya Beni


Birçoğumuz dönem dönem bu dünya neden adil değil diye sormuş, sorgulamıştır ve bir çok sohbetin ana konusu olmuştur. Geçenlerde bir belgeselde cücelikten şikâyetçi bir kadının çektikleri vardı mesela boyu birkaç santim uzasın diye bacağındaki kemiklerin kırılarak arasına demir konulması ve aylar boyunca o aranın dolması için acılar çekmesi ve sonrasında aslında kısa bir insan boyutunu bile yakalayamayacak olması… Sırf normal insanlar gibi yaşayabilmek için etraftaki bakışlara maruz kalmamak için türdaşlarıyla insan ırkıyla aynı muameleyi görebilmek için. Katar’ da alışveriş merkezine bazı 3.dünya vatandaşlarının alınmadığını anlatmıştı bir arkadaşım.  Savaş, açlık, fakirlik, hastalıklar... Verilebilecek örnekler çok. Ünlü bir komedyen dünya bir ustanın değil beceriksiz bir stajyerin elinden çıkmış olmalı demişti bir gösterisinde.

Filmin ismi Türkçeye “Mutluluğa Boya Beni” olarak çevrilmiş. 2011 yapımı Fransız animasyonu. Yönetmeni  Jean-François Laguionie. İmdb puanı 7,3 .Hikaye tamamlanmamış bir tablonun içinde başlıyor. Rengarenk bir dünya ama herkes için öyle değil. Ressamın tamamladıkları üst sınıf kesimi oluşturuyor. Şatolarda yaşayan kibirli zenginler. Yarımlar denilen sınıf ressamın belirli kısımlarını eksik bıraktığı orta sınıf. Kiminin saçı renksiz kiminin yüzü kiminin kıyafeti. En zavallıları eskizler denilen çizim, karalama halinde bırakılmış olanlar. Köleleştirilmişler, itelenmişler  inanılmaz zor bir hayat yaşıyorlar. Aslında yaşadığımız dünyanın daha masum bir anlatımı gibi.

Yarımlar ve eskizler hep ressamın geri dönüp tabloyu tamamlayacağı ümidiyle yaşıyorlar. Tamamlanmışlar ressamın dönmeyeceğine, bilinçli olarak onları tam diğerlerini eksik bıraktığına, kendilerinin ayrıcalıklı ve özel olduğuna inanıyorlar. Şatoya yerleşmişler ve diğer sınıfları önünden bile geçirmiyorlar. Bunca ayrımcılığa rağmen tamamlanmışlar ve yarımlar arasından genç bir çift çok güzel bir aşk yaşıyorlar ama bunu iki sınıfta kabullenmiyor. Gizli saklı görüşüyorlar ama sürekli tetikte ve tehlikedeler.

Filmde gelişen olaylar sonucunda bir tamamlanmış, bir eskiz ve bir yarım tabloyu bitirmesi için  ressamı aramaya çıkıyorlar. Ressamı ararken farklı tablolara geçip farklı dünyalarla karşılaşıyorlar. Yaşadıkları maceralar izleyeni içsel, dinsel, hayata dair, eksikliklerine dair bir sorgulayışa itiyor.
Ressamı bulabiliyorlar mı , tablo tamamlanıyor mu ,  neler yaşanıyor merak ettiyseniz daha fazla spoiler vermeyip izlemenizi tavsiye ediyorum, Persepolis’ten sonra izlediğim en güzel animasyondu benim için. Umarım beğenirsiniz. İyi seyirler!

3 comments:

Rüzgarın Rüyası said...

Çok güzellll. Kesin izlemeliyimmmm :D

arinna said...

Fransız yapımlarına bayılırsın sen zaten :)

Rüzgarın Rüyası said...

Yip yip yip 🐰