Monday, February 9, 2015

Mezarsız Ölüler

Kış kendini iyice hissettirdiğinde Ankara'da ne yapılabilir? Avm gezmek istemiyorsanız veya o bar senin bu bar benim gezmek bıktırdıysa kültürel aktivitelere yönelebilirsiniz. Genelde tiyatrolara tembellik ve üşengeçlikten geç hareket edip bilet bulamadığım için bu defa iki hafta öncesinden Tatbikat Sahnesi'ne Mezarsız Ölüler oyununa bilet bulabildim.

Normalde tiyatroya fazla giden birisi değilimdir. Tıpkı şiir gibi eğer şair iyi değilse nefret ederim, ama şair iyiyse takıntılı şekilde düzenli aralıklarla şiirlerini okuyabilirim. Tiyatro'da benim için öyle. Şimdiye kadar çok beğendiğim tek tük oyun olmuştur sanırım. En son Aziz Nesin'in bir öyküsünden oyunlaştırılan Selamün Kavlen Karakolu'nu izlemiş ve çok beğenmiştim. Sanırım özel tiyatro oyuncuları ( elbette hepsi değil) devlet tiyatrolarında oynayanlardan daha hevesli ve özgün oyunlar oynuyorlar. Belki de ben daha profesyonel oyunculara denk geldiğim için öyle düşünüyorumdur. Fakat tiyatro'ya çok sık giden arkadaşlarımın anlattıklarını düşünürsem bu şekilde bakan tek ben değilim.

Tatbikat sahnesine Cinnah caddesinin arkasında Güneş sokaktan ulaşılıyor. Benim ilk gidişimdi, Erdal Beşikçioğlu'nun kurduğu bu tiyatroya gelmek uzun süredir aklımdaydı zira kendisinin oyunculuk yeteneğini tartışılmaz muhteşem bulurum ve her daim elinden çıkma eserlerin de hakkını vereceğini düşünmüşümdür.

Tatbikat'ın bekleme salonu biraz dar , soğuk günlerde fazla sıkış tepiş oluyor ama erken giderseniz bekleme salonunda satılan salep veya kahveden yararlanabilirsiniz. Diyette olmasam direk saldıracağım güzellikte görünüyorlardı.

Salon ise öyle standart tiyatro salonlarına hiç benzemiyor. Sıra sıra koltuklar değil sıra sıra siyah plastik sandalyelerle karşılaşıyorsunuz. Bilet fiyatları önlerden arkalara doğru ucuzluyor ama orta sıralardan çok rahat bilet alabilirsiniz sahneyi görüşü gayet güzel. 

Oyun ise baştan sona rahatsız edici. Öyle gülerim eğlenirim düşüncesiyle geliyorsanız gelmeyin size göre değil emin olun. İki kişi oyun başladıktan 10 dakika sonra çıkıp gitti mesela, ki esas rahatsız edici boyutuna ulaşmamıştı sadece sahnede sigara içtiler :) Biraz fikir sahibi olup gelselermiş keşke salondan çıkarken çıkardıkları sesler dikkat dağıtıcıydı, saygısızlıktı resmen.


Sahne açıldığında karşınızda soğuk çelikten korkutucu görünüşlü çekmeceleriyle  bir morg çıkıyor. Ve çekmecelerin içinden yarı çıplak elleri ayakları bağlı,morarmış işkence görmüş insanlar çıkmaya başlıyor. Arka planda sürekli şıp şıp damlayan su sesi var. İşkence görmüş ve dahasını da görmek üzere olan bir grup insanın korkularıyla ,yaptıklarıyla yüzleşmelerine şahit oluyorsunuz. Yaşanmışlıkları, bunların değeri ve neye dönüşecekleri hakkında konuşuyorlar. Sahne bol kanlı. İşkencelere şahit oluyorsunuz. Gerek fiziksel gerek psikolojik. Oyun Varoluş Felsefesinin öncülerinden  Jean Paul Sartre'ye ait. 
E yazarı iyi, yönetmeni iyi oyuncuları muhteşem. Özellikle Elvin Beşikçioğlu'nun ve Aytek Şayan'ın oyunculuklarını çok çok beğendim.Ankara dışında oturanlar için de sanırım arada başka şehirlere de gidiyorlar. Sartre'yi de seviyorsanız kaliteli bir oyun izlemek istiyorsanız kaçırmayın bence. Ama bana olduğu gibi rüyalarınıza girebilir ve şok etkisinden uzun süre kurtulamaya bilirsiniz dikkat edin..

No comments: